Yazar
|
Saturday, 24 February 2007 |
Ahmet sarayýn hizmetkarlarýndan biri.. Yýllardýr Kraliçeyi görür ve onun gögüslerine hayran olurmuþ..
Artýk bir saplantý halini almýþ Kraliçenin gögüslerine dokunmak.. Tüm cesaretini toplayýp harem aðasýna açýlmýþ..
- "Bana sultanýn göðüslerini koklat. Ömur boyu biriktirdiðim bin altýn senin" demiþ.
Harem aðasýnýn aklý yatmýþ bu karlý iþe. Kenar mahallelerde tanýdýðý bir simyaci - büyücü karýþýmý bir kadýn varmýþ. Ona gidip bir losyon hazýrlatmýþ ve bu losyonu, sultanýn o gün banyodan sonra giyeceði korseye iyice sürmüþ.
Sultan çýplak tenine korseyi takýnca, losyon etkisini hemen göstermiþ. Göðüsleri yangýn yeri gibi yanmaya baþlamiþ. Saray doktorlarý merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamýþlar.
Sultan acýdan, kaþýntýdan, yanmadan ölecek. Harem aðasý ortaya çýkmýþ ve padiþaha "Saray hizmetkarlarýndan Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyasý, herþeye iyi geliyor. Tek care, Ahmed'in dili.
Kralicemizi ancak o kurtarýr, eðer siz izin verirseniz" demiþ. Padiþah çaresiz çaðýrmýþ Ahmet'i hareme. Ahmet bir saate yakýn sultanla yalnýz kalýp muradýna ermiþ.
Ne var ki söz verdiði halde 1000 altýný harem aðasýna vermeye yanaþmamýþ. "Bu olayý açýklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsýn. Hadi bakalým, çek arabaný" demiþ, harem aðasýna.
Çok kýzmýþ harem aðasý.. Öyle kýzmýþ ki.. Ertesi gün ayný yakýcý losyonu padiþahýn, banyodan sonra giyeceði donuna iki kat sürmüþ...
|