Menu Content/Inhalt
Anasayfa arrow Şiir arrow Hikayeler arrow GRÝP-SOKARAÇLI DÜÐÜRCEK ÇORBASI VE EMPATÝ arrow Hikayeler arrow Hikayeler 
HEPSI |0-9 |A |B |C |D |E |F |G |H |I |J |K |L |M |N |O |P |Q |R |S |T |U |V |W |X |Y |Z

AdanZye Hikayeler Hikayeler

GRÝP-SOKARAÇLI DÜÐÜRCEK ÇORBASI VE EMPATÝ PDF Yazdýr E-posta
Yazar   
Tuesday, 31 October 2006

Rating 2.5/5 (22 votes)

GRÝP-SOKARAÇLI DÜÐÜRCEK ÇORBASI VE EMPATÝ 
 
Malumunuz geçen hafta þeker bayramýydý. 
Bilirsiniz oruç tutmasakta bizde garip bir heyecanla karþýlarýz bayramý.O güne iliþkin planlar , proðramlar yapar , uzaklardan gelecek sevdiklerimizin yolunu gözleriz. 
 
Bu bayram hazýrlýklarýmýz ve beklentilerimizde öyle geçti. 
 
Ben çocukluðumun bayramlarýný hatýrlýyorumda o zamanlar bayramlar yaz aylarýna denk geliyordu. Ve biz sýcak yaz günlerinin öðlen saatlerinde serinlemek için gölge yerler arar , tulumbalarýn altýndan çýkmazdýk. 
 
Þimdi öylemi ya .Miladi takvimle , hicri takvim arasýndaki 11 günlük fark nedeniyle bayramlar her yýl hareket halinde olduðundan uzunca bir süredir bayramlarý soðuk havalarda geçiriyoruz. 
 
Bu bayramda öyle oldu diyebiliriz. 
Yani tam öyle olmasa da sýcak ve soðuk deðerlerinin ani deðiþim gösterdiði günleri yaþadýk bu bayramda. 
 
Ekim ayýnýn son günleri Ankara da da öyle yaþandý.Yani kimi zaman yazdan kalma bir sýcaklýk , birkaç saat sonra zemheri soðuðu. 
Uzatmayayým sadede geliyorum. 
 
Efendim Pazar akþamý (arife günü) kayýnpederlere gittik.Ailecek. Ve bacanaklarým, kayýnbiraderim, yiðenler, kuzenler oldukça kalabalýk bir ortamýmýz vardý.Ama ben niyeyse keyifsizdim.Ýnanýrmýsýnýz 2 duble rakýyý zorla içebildim.Öyle kýrgýn, öyle caný biþey istemez bir halde geceyi bitirdik nihayet.  
 
Bayram sabahýna uyandýðýmýzda hiçbirimizde belli edilmesede bir heyecan vardý.Kahvaltý, hazýrlýklar , evden çýkýþ…. 
 
Öðlene doðru babamlara gidebildik. 
Babam Sülalenin yaþayan en yaþlýsý olmasý nedeniyle aile bireylerinin ziyaret ettiði ilk ev bizim ev olur (baba evi yani) .  
Neyse biz bayramlaþmalarýmýzý yapýp sohbet etmeye baþladýðýmýzda misafirlerde akýn etmeye baþladý.Aile efradý, konu komþu ziyaretlerinden sonra bu sefer bizler çýktýk ziyaretlere.Sanki biraz önce babamlarda görüþmemiþiz gibi gittiðimiz evlerde tokalaþmalar, sarýlýp öpüþmeler 
-Nassýn gurban 
-Ýyiyim emmi ya sen nassýn 
-Bende iyiyim… eee daha ne var ne yok 
…. 
Böyle devam edip giden diyaloglar bana hep komik gelmiþtir. 
Neyse iþte bi sürü ev gezdik. 
Tabi bu evlerde kimileri soðuktan dolayý kaloriferlerini yakmýþ ter atýyorlardý.Kimileride önümüz kýþ bünyeyi soðuða alýþtýralým diye soðuk ortamda oturmaktaydý. 
Onlar otururlar onlara ne olacak ki.Ayný ortamda kalýrsan vücudun mevcud duruma göre ayarlar kendini .Ama ya biz ne yapalým.Üzerinde bir gömlekle yürüyorsun, terliyorsun, sýcak ortama girip iyice terliyorsun.Sonra dýþarý çýkýyorsun bu kez dýþarýsý soðuk geliyor vücuduna.Yürüyorsun bir baþka eve giriyorsun bu kez de soðuk bir evdesin otururken soðuk tenine iþliyor ve üþüyorsun.Bu böyle defalarca tekrarlanýp durursa vucut ne yapsýn abi. 
Neyse ziyaretleri bitirip babamlara döndüðümüzde annemin meþhur “Tereyaðlý Mercimekli pilavýyla” karþýlaþtýk. Onca yorgunluðun ardýndan , þeker hücumuna uðramýþ midelerimize güzelim pilavý doldurunca biraz kendime gelir gibi oldum. 
 
Sonra “Egenin en güzel baðlarýndan toplanýp destile edilmiþ,bakýr imbiklerde özenle dinlendirilip anasonla tatlandýrýlmýþ” üzüm suyu babamýn ikramý olarak sunuldu tarafýmýza ama bendeki bu “istemezükçülük tavrý “ devam ediyordu. Ayýp olmasýn diye bir duble içtim, sonra ayýp olmasýn diye bi daha içtim … sonrada ayýp olursa olsun deyip içmeyi býraktým.(gerçi ihsan aðabeylerde de iki duble içmiþtim ama onun üzerinden bir saat falan geçmiþti). Ben bu güzelim üzüm suyunu iki dublede býrakmazdým ama , bi tuhaflýk vardý bende. 
 
“Zaar bayram gezisi yordu da o yüzden içemedim” diye kendimce yorum yaptým. 
 
Gece kardeþim Çetin’le evlerimize gitmek için babamlardan ayrýldýk.Eve ulaþtýðýmýzda ilk iþareti verdi bünyem:Hapþuuuuu 
Sýcak bir duþ alýp yattým. 
Bayramýn ikinci gününün sabahýnda kalktým.Vücudum kýrgýn ama ben yinede kondurmuyorum kendime.Ev ahalisini kaldýrdým. Gazete alýp geldim.Kahvaltý ettikten sonra günün en sevdiðim saatlerine gelmiþtik: 
Bir tarafýna yastýk konulmuþ Ýkili koltuk , çay ve gazeteler.Aynen öyle yaptým ama keyif alamýyorum.Sesimde çatallaþmýþ.Burnum akýyor.Hapþuruyorum. 
Öfff ne illet bi hastalýk bu böyle yahu.Eklem yerlerim kýrýlýyor resmen,etimi koparýyorlar sanki , üþüyorum…lanet olsun gribim. 
Günüm öyle geçti hapþur, burun sil , isteksiz televizyona bak , kanallar arasý zap yap amaçsýzca … 
Üçüncü gün sabah yine ben önceden kalktým.Ama kendimde dýþarýya çýkabilecek gücü bulamadýðýmdan gazete ve ekmeði kýzýma aldýrdým.Kahvaltý hazýrlanýrken ben yataktaydým. 
Bugün bide Halaoðlu Ýbrahim aðabeymin kýzý Çiðdem’in kýna gecesi var.Ama ben maalesef gidemedim.Öyle kýrgýn öyle yorgunum yani.Hani demiþ ya nazým hikmet  
“…… 
O anda ne düþmek dalgalara 
Ne hürriyet 
Ne kavgam 
Ne de karým 
Toprak 
Güneþ  
Ve 
Ben  
Bahtiyarým” 
Ben bu sürede aynen þöyle düþünüyordum 
“O anda 
Ne TV izlemek 
Ne gazete okumak 
Ne de sohbet etmek dostlarla 
Sýcacýk bir yatak 
Yumuþacýk bir yastýk 
Sessiz bir ortam  
Ve ben  
Bahtiyarým” 
Apartýlmýþ bu þiir aklýma geliyor.Aklýmda fikrimde hep sýcak, hep yatak.Aksilik ertesi gün iþ günü ve beni yýðýnla bekleyen bir iþler var. Dinlenmem ve en azýndan iyileþme sürecine girmem gerekiyor. O nedenle azami gayret gösteriyorum.Raký bile içmiyorum yani. 
 
Gün böyle hapþýrýk týksýrýkla geçti. 
Ertesi sabah yataktan çýkýp çýkmama konusunda epeyce tereddüt yaþadýktan sonra iþler geldi aklýma … kaçýþ yoktu … gönülsüz kahvaltýdan sonra yola çýktým iþyerine gittiðimde gelen yoðun iþ temposuna kendimi verdim.Günün bir an önce bitmesini sabýrsýzlýkla bekledim. 
Ohhh nihayet iþ gününe ait iþler bitti þimdi toparlanma zamaný derken elektrikler gitti bir anda  
“allahým sende farkýna vardýn yorgunluðumun ve bana ödül olsun diye kestin elektriði deðilmi?”  
Bundan daha iyi bir bahane olabilirmi? Hani öðrencilerin bilinen mazeretidir.”elektrikler kesikti çalýþamadým hocam” 
Ehi , ehi … benim hocam yok ama vicdanýma söyledim ayný cümleleri “bak elektrikler kesildi ve bu saatten sonrada geleceði yok, gelse de konsantrasyonum bozuldu bu saatten sonra çalýþýlmaz “ diye vicdanýmý kandýrýp kapý kilindi sevdiðine kavuþturup çýktým bürodan. 
 
Metrodan indiðimde eþim aradý.”Kýrmýzý mercimek alabilirmisin?” diye. 
Markete girdim.Bakliyat reyonunun önünde durdum.Kýrmýzý mercimek paketlerinden birine elimi uzatýp aldýðýmda , gözüme “Köftelik bulgur” ibaresi çarptý. 
Söylemesi ayýptýr çið köfteyi çok severim.Kendimce yapar yerim.”Muhtemelen evde bitmek üzeredir þurdan bi pakette köftelik bulgur alayýmda ihtiyacým olduðunda martta kalmayayým” diye bi pakette ondan aldým. 
Bilenleriniz bilir, bizim oralarda bu “kötelik bulgura” , “düðürcek” denir.Neden öyle denir bilmiyorum ama bu ad bana baþka þeyler çaðrýþtýrýr hep. 
Yolda yürürken annemin “Sokaraçlý düðürcek çorbasý” aklýma geldi.Ýnanýlmaz bir lezzettir.Bilmeyenler için yazayým: 
Düðürcek yeter miktarda su ile kaynatýlýr.Tereyaðýnda pembeleþtirilmiþ ve içine anýk (bizim oralarda kekiðe anýk derler) konulmuþ sokaracý (yada yenilerin deyimi ile sosu) kaynamýþ çorbanýn üzerine dökersin.Çoozzzzzzzz… tereyaðýnýn , birazcýk yanmýþ soðanýn , anýðýn ve dügürceðin birbirine karýþmýþ kokusu sizi içine çeker…bir tasa koyup biraz limon , biraz da kýrmýzý biber döktünüz mü deðil bir kase birkaç kase içebilirsiniz.Aðzýnýz yanar ama harika bir tadýr bu. 
Ýþte bu çorbanýn hayalýyle eve doðru yürüyorum.Pikniðe gideceðimiz günün gecesinde annemlerle konuþurken bu Sokaraçlý düðürcek çorbasýný ne çok sevdiðimi söyleyince anacýðým hemencecik kalkýp bana sokaraçlý düðürcek çorbasýný yapývermiþti.Gecenin on ikisi yada biri gibiydi.Afiyetle içmiþtik.Bunlar geliyor aklýma.”Ah ulan diyorum kendime keþke iþten çýkmadan söyleseydin ya eþine , sen gidene kadar çorba hazýr olurdu…Neyse yarýn yaptýrýrým artýk” diye düþüne , düþüne eve ulaþtým. 
 
Bitkin bir halde kapý zilini çaldým.Eþim karþýladý.Elimdeki poþeti aldý ve  
“bende sana çorba kaynatmýþtým” dedi 
“Saðol caným iyi etmiþsin” 
Suçlanarak “ ama mercimek çorbasý deðil” dedi 
“ önemli deðil “ dediðimde , bir acaba sorusu çaktý beynimde  
“Düðürcek çorbasý “ dediðinde önce inanamadým…  
“gerçektenmi” diye hayretle sorduðumda  
O da hayretle bana bakýp “ evet n’olduki” diye cevapladý. 
“nemi oldu ben marketten çýktýðým andan itibaren bu çorbayý düþlemiþtim, bundan daha güzel ve hayret verici baþka ne olabilirki” 
“ keþke baþka biþey dileseymiþsin” dedi eþim. 
ne olacaktiki o an , Sokaraçlý düðürcek çorbasýna ihtiyacým vardý ve ben onu düþledim ve bu oldu.Baþka biþey olsaydý ne deðeri olacaktýki! 
Bilemiyorum.Bu bir raslantýmýdýr? 
Empatimidir. 
Bildiðim tek þey o saatte dünyanýn en mutlu kiþisi bendim. 
“”Masamda 
Bir duble rakým 
Bir kase sokaraçlý düðürcek çorbam ve 
ben 
Bahtiyarým.” 
 
ESKÝMÝÞ TADLARI SEVEN ELLEZ 
29/10/2006 

 
Sonraki >